AFETLER TEHDİT MİDİR? FIRSAT MIDIR?
Mimar ve Mühendisler Grubu’nun düzenlemiş olduğu Bizbize Konuşmalar etkinliğinin konuğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Etüt ve Projeler Daire Başkanlığı’ndan Dr. Alpaslan Hamdi Kuzucuoğlu oldu. Katılımcılara “Kentsel Riskler ve Japonya Modeli” konulu bir sunum yapan Kuzucuoğlu, deprem konusunda Japonya’nın geliştirdiği ve uygulamaya koyduğu proje ve çalışmalardan bahsetti.
“Sonuca odaklı değil, Sürece odaklı çalışmalar yapıyorlar”
JICA’nın afet risk yönetimine Sürekli İyileştirme, Risk iletişimi ve Gereğinden fazla önlem alma üçleminde bir yaklaşımı olduğunu belirten Kuzucuoğlu, sonuca odaklı değil, sürece odaklı çalışmaların yapıldığını dile getirdi. Süreci iyileştirme amacıyla yola çıkarak bu doğrultuda kalite, hız ve verim açısından daha iyi olabilmenin hedeflendiğini belirten Kuzucuoğlu, risk iletişiminin de toplumun bütün katmanlarıyla ortaklaşa gerçekleştirilen bir çalışma olduğunu kaydetti. Risk iletişimi konusunda; “Japonlarda da bizde olduğu gibi İmece usulüne benzer bir çalışma sistematiği var. Bir arada çalışabiliyorlar ve sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, devlet kurumları ve vatandaşlar arasında bu konuda çok iyi bir iletişim sağlanmış durumda“ açıklamasını yapan Kuzucuoğlu; gereğinden fazla önlem konusu hakkında da “her şeyi kılı kırk yararcasına inceleyerek çalışmalarını çok yönlü bir şekilde gerçekleştiriyorlar” diye konuştu.
“Japonlar deprem güvenliği konusunda devlete güveniyorlar”
Japonya’nın geçmişten beri acı deprem tecrübeleri olduğunu dile getiren Kuzucuoğlu, Japonların deprem konusunda önemli çalışmalar yaptığını; özellikle Kensai bölgesini vuran ve 1995 Kobe Depremi olarak bilinen son depremden sonra çalışmaların daha da hızlandırılarak titizlikle sürdürüldüğünü söyledi. Japonya’daki yetkililerin çalışmalarının, deprem konusunda halka ayrıca bir güven verdiğini belirten Kuzucuoğlu; “Japonya’daki vatandaşlar deprem öncesi ve sonrası oluşabilecek tehlikeler konusunda bilgili olmanın yanı sıra devletine ve bu konudaki çalışmalara güvenerek depremlere karşı alınacak önlemler konusunda daha emin adımlar atabiliyorlar.” dedi.
Sadece deprem değil tsunami önlemlerini de alıyorlar
Depreme dayanıklılık konusunda sadece binaları düşünmekle kalmayarak, caddeler, sosyal sonatı alanları ve otobanlar gibi bölgelerin sağlam inşa edilmesine de önem verildiğine dikkat çeken Kuzucuoğlu, Japonların tsunami konusunda da gereken önlemi aldıklarını ve sahil bölgelerine bu amaçla setler yaptıklarını bildirdi.
“Afetin hem öncesini hem de sonrasını düşünüyorlar”
Japonya’da Afet yönetiminin, kriz ve risk yönetimi olarak ikiye ayrılarak incelenmesi gerektiğine vurgu yapan Kuzucuoğlu, genelde zarar azaltma, hazırlık, iyileştirme ve müdahale aşamalarından oluştuğunu dile getirdi. Afet olmadan önceki çalışmaları risk yönetimi olarak adlandıran Kuzucuoğlu, afet sonrası çalışmaları da kriz yönetimi olarak açıkladı. Konunun öncesindeki çalışmaların önemine dikkat çeken Kuzucuoğlu; “afetin sadece sonrasındaki çalışmaları düşünmüyorlar. Afet öncesi çalışmaların içersinde sadece depremin hasarının azaltılması değil, depremden sonra gerçekleştirilecek kriz yönetiminin önceden çalışmalarını da yapıyorlar. Afet öncesi çalışmaların önemi en az afet sonrası yapılan çalışmalar kadar önemlidir. Yani testi kırılmadan önce yapılan çalışmalar olarak da değerlendirebiliriz.” dedi. Kentlerde yaşayan kişilerin daha önceden bilgilendirilerek depreme hazırlıkları konusunda projeler yürütüldüğünün altını da çizen Kuzucuoğlu, afetten önce kentlerde yaşayan vatandaşların gerekli standartların sağlanmasıyla birlikte kontrol mekanizmalarının güçlendirildiğini aktardı.
“Afetler tehdit midir, fırsat mıdır?”
2005 yılında Japonya’nın Kobe şehrinde 2005-2015 yıllarını kapsayacak bir eylem planı hazırlandığını belirten Kuzucuoğlu, Kısaca HFA olarak tanımlanan Hyogo Eylem Çerçevesi’ne (Hyogo Framework for Action) göre; risklerin önceden belirlenmesi gerektiğini ve afet olduktan sonra değil afet olmadan önce yapılacak risk azaltma çalışmalarına öncelik verilmesi konusunda çalışmalar yapıldığının altını çizdi.
Afetlerin tehdit olduğu kadar bir fırsat da olduğunu dile getiren Kuzucuoğlu, yaptığı açıklamasında; “Afetleri belki kötü bir şey olarak algılıyoruz ama belki o kentin iyileşmesine bir fırsat sağlıyor veya daha büyük bir deprem için alınacak önlemleri beraberinde getiriyor. Mesela ben Endonezya’daki tsunami felaketiyle ilgili incelemeler doğrultusunda aralık ayında yerinde inceleme için Endonezya’ya gitmiştim. Oradaki ayrılıkçı bir örgütlerin çalışması varken afet sonrasında silah bırakma kararı almışlar. Yani şu anda; dediklerine göre Endonezya afet öncesine göre daha cıvıl cıvıl ve herkes akşam saatlerinde dışarıya çıkıyor. Bu açıdan bakıldığında da bir fırsat niteliği taşıyor. Ticari hayat artmış, daha güçlü binalar yapılıyor.” dedi.